DOKTOR ASKAT BİCİYEV
Karaçay’a ilk seyahatimde, ‘Karaçay’da Konakta’ başlığı ile bir gazeteye milli giysili resmimi bastırıp, geliş amacımı, akrabalarımı aradığımı benimle yapılan röportajda bildirmiştim. Babaannem, Dugum batça ve Semen sülalesinden geliyordu. Onun çok baskın bir karakter olduğunu ve ondan çok etkilendiğimi anlatmıştım. Dombay’da kaldığım otele ertesi gün, babaannemin kızkardeşinin çocukları ve torunları 60 sene önce Türkiye’den gönderilen, içinde babaannemin, halalarımın ve babamın olduğu fotoğrafı getirip bana gösterdiler.
Böylece babaannemin kardeşlerini ve çocuklarını bulmuştum. Beni, Zelençuk bölgesinde Kızıl Oktyabr köyüne kız kardeşi Paçahan’ın kızı ve Baydimat’ın kızları Elmashan ve
Kermehan’ın evlerine götürdüler. Orada Aymelek ve Elmashan adındaki babamın teyzesinin kızları ile tanıştık.
Doktor Askat ve kardeşi Hopay Baydımat’ın oğullarıydı. Babası Muhammed yaşıyordu ve 102 yaşındaydı. Gözleri az görüyordu. O halde, benim ata binmemi sağlamıştı. Kurban keserek evde benim için şölen, toy düzenlemişlerdi. Orada olduğumu duyan Malkar’daki dostlarım da görmek için oraya gelmişlerdi.
Askat 55 yaşından sonra Yasin suresini ezberlemiş, hacca gitmiş, o köydeki hastanenin başhekimi idi. Dahiliyeciydi. Sürgüne gönderildikleri Özbekistan Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştu. Ayrıca çok güzel Özbekçe konuşuyordu. Onu Türkiye’ye davet ettim. Ailemle ve Türkiye’deki akrabaları ile tanıştırdım. Kazakistan’a ve Özbekistan’a giderken yanımda misafir olarak götürdüm. Daha sonraki yıllarda tekrar Türkiye’ye davet ettim. Hastanede kendisine zorla check up yaptırdım. Kalbinin 3 damarının tıkalı olduğunu, ameliyat olması gerektiğini söylediler. O istemediği halde hastaneye yatırdım. Dekan Prof. Dr. Tümer Çorapçıoğlu ile görüşerek hastanede ameliyat ettirdim.
Ertesi gün Kazakistan’a gittim. Dönüşte ona hediye olarak at derisinden yapılmış tulumun içerisinde, taze kımız getirdim. Kendisi çok pozitif, yapıcı ve sevecen bir kişiydi. En son ayrılırken anneme: “Amma(büyükanne) Allaha emanet ol, eğer ben göremeden Hakk’a yürürsen, avuşsan(öte tarafa geçersen) gelir mezarında hıçkırıklarla ağlarım. Hayat bu belli olmaz. Herkes Allaha emanet. Kime ne olacağı belli olmaz” diyerek vedalaştığında Anneciğim elinde bastonu ile kapıda ayaktaydı: ‘‘Off bütün vücudum titredi’’ dedi. Sonradan anladım ki Askat’ın, hem doktorluktan hem de müşterek büyükbabamız Deboş dedemizden gelen kuvvetli sezgileri vardı. Çünkü 2 ay sonra annem vefat etti. Ama Askat hala gelemedi. Dombaya gittiğimi duyunca, benimle birlikte bütün gün kalıp, üzüntüsünü dile getirmişti. Kardeşi Hopayda: ‘‘Bana verdiğin cd için teşekkür ederim, canım sıkılınca hep ona bakıyorum, sana dua ediyorum’’ dedi. Bahsettiği, yeğenim Alper’in düğün cd’ si idi. Düğünde bol bol Kafkas oyunları vardı.